14 yıl sonra, büyük bir sabır ve bekleyişin ardından, Suriye'de bir fetih gerçekleşti. Yıllardır süren savaş ve zorlukların gölgesinde, bir umut ışığı doğdu. Yıllardır Suriye'ye her adım attığımızda, burada çok sayıda ihtiyaç sahibi insanla bir araya gelme fırsatımız oldu. Onlarla konuşmak, onların hayatlarına dokunabilmek yıllardır bizler için büyük bir sevinç kaynağıydı, çünkü bu insanlar yıllarca acı ve yoksulluk içinde yaşamış, her geçen gün bir umudu daha kaybetmişti. Kurulduğumuz günden bu yana onları yalnız bırakmamış, her koşulda ihtiyaçlarını gidermeye çalışmış ve çalışmaya devam ediyorduk.
Suriye’de fethin gerçekleştiği günde onlarla birlikteydik. Aynı sofrayı paylaşıyor, hasbihal ediyorduk. Yıllardır ulaştırdığımız yardımlarla dostluk kurduğumuz bir kardeşimiz, yorgun bir şekilde ama gözlerinde derin bir sevinçle bize şöyle dedi:
"Sürekli sosyal medya hesaplarınızı kontrol ediyorduk. Tırlar yola çıktığında seviniyorduk. Nitekim, birkaç gün sonra, o tırların bizim köyümüze de geleceğini adımız gibi biliyorduk."
Bu sözler, sadece bir gıda yardımı ya da temel ihtiyaçlardan fazlasıydı. Bize, bir insanın başka bir insana ne kadar bağlandığını ne kadar umut ettiğini ve bir iyiliğin, bir desteğin hayatlarını nasıl değiştirdiğini gösteriyordu. O an, sadece yardım göndermekle kalmadığımızı, aynı zamanda onlara değerlerini yeniden hatırlattığımızı fark ettik. Onlar için, bu tırlar sadece birer araç değildi; geleceklerine dair bir sevinç ve umut kaynağıydı.
Bu hikayeyi dinlerken şunu çok iyi anladım ki; bu yolculuk, sadece bir yardım değil, aynı zamanda kalpten gelen bir iyiliğin yine bir kalbe yansımasıydı.